Tükendi
Gelince Haber VerSABAHATTİN ALİ KİTAPLARI VE KİŞİYE ÖZEL TERMOS MUG
SET İÇERİĞİ:
GENEL ÖZELLİKLERİ:
1.Sabahattin Ali Kitapları (8 Adet)
Canım Aliye Ruhum Filiz
Büyük sıkıntıların yaşandığı çalkantılı dönemlerde bile ailesinin sorumluluğunu taşıyan bir yazarın eş ve baba olarak portresini çizen bu mektuplar Sabahattin Ali'yi yakından tanımamızı sağlıyor."Bundan sonra hiç kimse sana benim kadar yakın olmayacak. Beraber Almanca öğreneceğiz ben İngilizce öğrenmek istiyorum beraber İngilizce dersi alacağız ben kitaplar tercüme edeceğim bunları beraber okuyacağız neşeli ve kederli olacağız ne olursa olsun bütün bunlar hep beraber hep ikimizin iştirakiyle olacak ve başka hiç kimse karışmayacak."Tarihsiz bir mektuptan"Sen nasılsın? Keyfin yolunda mı? Sevgilim Filiz'im nasıl? Onun bir fotoğrafçıda hiç olmazsa vesikalık bir resmini çıkartıp gönder. Kendinin de bir resmini yolla. İkinizi de fevkalade göreceğim geldi." (24. VIII. 1944 tarihli mektuptan)
Değirmen
"İşte adaşım sana seven bir Çingene'nin hikayesi. Çiçeklerin açtığı bir mevsimde senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturtmak ve öpüşmek yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir... (...) Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek işte adaşım yalnız bu sevmektir."
Sırça Köşk
''Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. 'Hep kötü sakat şeyleri mi göreceksin?' diyorlar. 'Hep açlardan çıplaklardan dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir kaşık toprak bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen bahtiyar insan yok mu?'''
İçimizdeki Şeytan
"İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde haksızlığa tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizdeki şeytan yok... İçimizdeki aciz var... Tembellik var... İradesizlik bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..." Bu romanında toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına "insanın içindeki şeytan"a keskin bir bakış.
Yeni Dünya
"Hala bir şey çıkmadı... Galiba bu yolu yapmayacaklar. Köylü de bana yardım etmiyor. Pek ölü mahluklar... Belki de pek akıllı mahluklar da boşuna yere uğraşmak istemiyorlar. İçimde hiç sevk kalmadı. İnsana birkaç kelime ile cevap verseler yine neyse fakat ne evet ne hayır!... Sanki bu istidaları ses vermez bir derin kuyuya atmışız. Akşamları köyün yanı başındaki sırta çıkarak uzakta tozlara bulanıp uzanan yolu seyrediyorum. Bazan tozdan bembeyaz olmuş ve üstüne sepetler denkler sarılmış bir kamyon görünüyor bir bataklıkta dizlerini kaldırıp indirerek yürüyen bir insan gibi ileri geri sallanarak yıkılacak gibi olarak ağır ağır ilerliyor. Bu o kadar üzücü bir manzara ki tekniğin en son ifadelerinden biri olan bu makine ile dünyanın bu en iptidai yolunun mücadelesini görmemek için insan gözlerini kapıyor. Bazan koşup yolu avuçlarımla düzeltmek orada hiç olmazsa beş on metrelik bir yeri bir 'yol' haline koyarak kendini hisseme düşen vazifeyi yapmış olmak istiyorum."
Bütün Şiirleri
"Hala bir şey çıkmadı... Galiba bu yolu yapmayacaklar. Köylü de bana yardım etmiyor. Pek ölü mahluklar... Belki de pek akıllı mahluklar da boşuna yere uğraşmak istemiyorlar. İçimde hiç sevk kalmadı. İnsana birkaç kelime ile cevap verseler yine neyse fakat ne evet ne hayır!... Sanki bu istidaları ses vermez bir derin kuyuya atmışız. Akşamları köyün yanı başındaki sırta çıkarak uzakta tozlara bulanıp uzanan yolu seyrediyorum. Bazan tozdan bembeyaz olmuş ve üstüne sepetler denkler sarılmış bir kamyon görünüyor bir bataklıkta dizlerini kaldırıp indirerek yürüyen bir insan gibi ileri geri sallanarak yıkılacak gibi olarak ağır ağır ilerliyor. Bu o kadar üzücü bir manzara ki tekniğin en son ifadelerinden biri olan bu makine ile dünyanın bu en iptidai yolunun mücadelesini görmemek için insan gözlerini kapıyor. Bazan koşup yolu avuçlarımla düzeltmek orada hiç olmazsa beş on metrelik bir yeri bir 'yol' haline koyarak kendini hisseme düşen vazifeyi yapmış olmak istiyorum."
Kuyucaklı Yusuf
"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olmayacağını sanıyordu."Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.
Kürk Mantolu Madonna
"Her gün daima öğleden sonra oraya gidiyor koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair yanıtlanması zor sorular soruyor.
2.Filtreli Çelik Termos Mug 330 ml
1 Adet Termos Mug / Hacim 330 ml'dir.
Ürün Rengi: Siyah
Paslanmaz Çelik
Yükseklik: 17,5 cm
Ağırlık :260 gr
KULLANIM DETAYLARI:
Termos Mug muhafaza kısmı kilitli sisteme sahip olup üzerine dokunulduğunda açılabilmektedir.
Sağlam ve sıcak soğuk içeceklerinizin ısısını uzun süre koruyabilmektedir.
Kapak kısmında süzgeci / filtresi sayesinde ister filtre kahve, isterseniz bitki çayı demleyebilirsiniz.
Seyahat esnasında rahatlıkla kullanabilirsiniz. Araç bardaklığıyla uyumludur.
Yalnızca bardak termos olarak da kullanabilirsiniz.
Dik konumda kullanmaya özen gösteriniz.
Termos bardak/kupalarınızı bulaşık makinesinde değil, elde yıkayınız.
Termoslarımız oda sıcaklığında içinde bulunan sıvının ısısını 6-8 saat muhafaza etmektedir.
Termos Mug Nasıl Kullanılır?
BİLGİLENDİRME:
DİKKAT!
ÜRÜN TANITIMI:
İnsan niçin okur ya da ne zaman okur? Boş zamanlarında mı ya da hobi olsun diye mi? Herkesin kendine göre bir cevabı olabilir ama biz önce Nihat Dağlı’ya kulak verelim: “Okumak ne bir boş zaman uğraşı ne de hoş bir hobidir. Okuma bir zorunluluktur.” Zorunluluktur çünkü okumak bizim empati yeteneğimizi geliştirir, bizi daha iyi bir insan yapar. Düşünsenize okurken ister istemez kendimizi romanlardaki kahramanların yerine koymaz mıyız? Bu da karşımızdakini anlama yeteneğimizin gelişmesi demektir. Karşımızdakini anlayabilmek ise o ütopik gibi gelen dünya barışının tek yoludur. Çünkü biz biliyoruz ki bütün kavgalar, cinayetler, anlaşmazlıklar kimsenin kimseyi anlamak gibi bir derdinin olmayışından kaynaklanmaktadır.
Roman okumaya düşkün olanlar bilir. Kitap tek başına olmaktan hoşlanmaz. Yanına mutlaka mis kokulu bir kahve veya çay ister. Kitapla çay belki dosttur ama kitapla kahvenin aşkını da herkes bilir. Dileyen harika bir sessizlik de alabilir yanına, dileyen sakin bir müzik.
Sizin de hayatınızda böyle kitap ve kahve hayır diyemeyecek değer verdiğiniz birileri vardır mutlaka. Belki de bunlara hayır diyemeyecek o kişi, tam olarak sizsiniz. O zaman kendinizi veya sevdiklerinizi şımartmaya hazır olun. Sevgililer Günü, Annele Günü, Babalar Günü, Öğretmenler Günü, yılbaşı, doğum günü, evlilik yıl dönümü, bir iş terfisi, ofis ziyareti, ev ziyareti veya tamamen içinizden geldiği için sevdiğinizi mutlu etmenin, onu düşündüğünüzü ve onun ilgi alanlarını bildiğinizi ona göstermenin tam vakti. Bu amaçla Hediyesec ekibi sizin her türlü ihtiyaç ve isteklerinizi düşünerek size muhteşem bir hediye seti hazırladı. Öyleyse sıradaki setimiz, kitap okurken kahvesiz veya çaysız yapamayanlara gelsin: “Sabahattin Ali Kitapları ve Kişiye Özel Termos Mug”.
Sevgilinize, eşinize, annenize, babanıza, öğretmeninize, arkadaşınıza, değer verdiğiniz herhangi birine hatta kendinize alabileceğiniz bu muhteşem setin içinde neler mi var? Ünlü yazarlarımızdan Sabahattin Ali’nin 8 adet eserinden oluşan bir kitap seti ve kişiye özel Filtreli Çelik Termos Mug.
Bu hediyeniz sayesinde sevdiğiniz ve değer verdiğiniz kişi; sahil kenarına gezintiye gittiğinde, yürüyüşe çıkıp mola verdiğinde veya bir orman gezisine çıktığında bir banka ya da bir ağaç altına oturup kitap okurken bizzat kendi zevkine göre taze taze demlediği sıcacık bir kahve veya bitki çayını Filtreli Çelik Termos Mug sayesinde yudumlayabilecek ve size minnettar kalacak.
Keyifle okuyup hayallere dalarken kahvenizi yudumladığınız her gün eminiz ki sizin için çok değerli ve paha biçilemez. Hediyesec ekibi olarak bizim için paha biçilemez olan da bu keyfinize aracılık etmenin verdiği mutluluk.
Hayatınızda her zaman kitaplara yer açmanız ümidiyle…